Büyüdüğüm eve gelene kadar bir şehir , bir ilçe ve iki ev değişikliği olmuş. İki artı bir evimize taşındığımız da 5-6 yaşındaymışım hatırlamıyorum.
Evimizde balkonları seviyorum demiştim fakat en sevdiğim bölüm orası değil. En sevdiğim en mutlu ve en eğlenceli, en üzgün ve en kırgın zamanlarımı geçirdiğim yer tavan arası. Ortalıkta değilsem bulunabilecegim ilk yer. Yangında ilk kurtarılacak logosu vardır ya işte öyle bir yer. Apartmanda yanlız biz yaşadığımız için tavan arası da bize aitti. Çatı kirişlerine salıncak kurardi babam bazen, birde yolluk sererdik birkaç minder atardık orda oyun oynardık. Aslında bizim zamanımızda sokak çocukluğu da hayli meşhurdu. Ama biz öyle her saat çıkamazdık , annem izin vermezdi. Öğlen sıcağında oynanmazdı sokakta amma velakin başka çocuklar oynardı. Biz de terlikleri elimize alır kaçardık güya. Güya diyorum çünkü annemin çok fazla gözü vardı , daha aşağı öneli beş dakika olmamışken balkondan seslenirdi. Usulen boynumuzu büker donerdik eve fakat popoya terlik yemekten kacamazdık . Popoya terlik en basit terbiye şekliydi annem için. Gerçekten sinirlendiğinde çok daha yaratıcı oluverirdi....
#bugūnūn yazısını sevgili deep e ithaf etmek istiyorum
ayyyy teşekkür ederiim, gelcem yine, aklına geldikçe yaz işte böyle, anılarını :)
YanıtlaSilHer zaman beklerim 😃
Silanılar, yaş aldıkça daha çok mu gidiyoruz oraslara nedir? yazı dilini sevdim debam etmelisin. sevgiler
YanıtlaSilBu aralar çok gidiyorum sanırım anılara 🤗 bloga konu lazım ama dimi 😃
Silyine çok tatlı ve duygulu. tavan arası çok hoşmuş :) bir laf vardır, terlik kapının arkasında, terlik geliyooo :) aklına geldikçe yazarsın artık :)
YanıtlaSil